27 Nisan 2015

Le mari de la coiffeuse - 1990 (The Hairdresser's Husband - Berberin Kocası)

KÜNYE
Yönetmen: Patrice Leconte
Senaryo: Claude Klotz, Patrice Leconte
Oyuncular: Jean Rochefort, Anna Galiena, Roland Bertin, Maurice Chevit 
Ülke: Fransa 
Yıl: 1990
Süre: 82 dakika
 
Puan:    @IMDb


Berber müşteri beklediği bahanesiyle kendisini geri çeviriyor, Antoine ise kendini berberi seyretmekten alıkoyamıyor. Tamı tamına yarım saat beklemesi lazım ama yine de dayanamıyor, 25. dakikada dükkanda beliriyor.

Yönetmen olarak kendini tekrara düşmeyen ve geniş bir yelpazeye sahip olan Leconte'nin senaryosunu Klotz ile birlikte yazdığı saplantılar ve aşk üzerine bu film, izleyicilere sıcacık renkler ve usta işi bir sinematografi ile yer yer komik, ancak dokunaklı bir hikaye sunuyor.

Antoine 12 yaşındadır. Hiç sorunu yoktur, pek sevmediği mayosu hariç. Cinselliğini yeni yeni keşfetmekte olan bu genç adamın en büyük zevki ise berbere gitmektir - ilk aşkı bayan Sheaffer'in sahibi olduğu berbere. Bu öyle bir takıntıdır ki büyüyünce ne olacağını soran babasına dahi "Berberin kocası." şeklinde cevap vermektedir. Yanıtının karşılığı çok şiddetli olsa da, Antoine asla düş kurmaktan bıkmaz; ta ki gerçekleştirene kadar.

Rochefort, saplantılı Antoine rolünde harika. Abartıya kaçmadan doğal ve sade bir oyunculukla sunuyor karakterini bize. Mathilde'ye baktığında aşkını, çok sevdiği danslarını ederken ise tutkusunu ve içindeki vahşi yanı görebiliyoruz (böyle dans eden bir Zorba, bir Tevye, bir de Antoine geliyor aklıma. O kadar hırslı, o kadar doğal ve hepsinden öte; çok güzel). Mathilde hakkında ise tek bildiğimiz, eskiden beri berber olarak çalıştığı ve dükkanına artık emekli olan eski patronu Agopian (Chevit) sayesinde sahip olduğu, bir de güzelliği. Agopian ise sevimli, yaşlı bir eşcinsel; kadın saçları yapmaktan nefret ediyor. 

Leconte, yine kendisinden beklendiği gibi, yönetmen olarak çok başarılı bir iş çıkartmış. Film sarı, sıcak tonlarda geçiyor ancak tüm sahneler rengarenk. İnsanın içinin ısınmaması mümkün değil. Bir de Antoine'nin dansları için seçtiği parçalar eklenince, izleyici kıpır kıpır oluyor oturduğu yerde. Yeri geliyor sahildeki kumlar, yeri geliyor berber duvarının ta kendisi oluyor fon. Sarının bu şekilde kullanılması elbette tesadüf değil, Antoine bir cümlesiyle herşeyi açıklığa kavuşturuyor olanca durgun bakışlarla.

Ne kadar harika olurdu sevdiklerimiz sadece bize ait olsaydı, sadece sevdiğimiz yerlerde yaşasaydık ve kimseye ihtiyacımız olmasaydı? Çok güzel olur muydu gerçekten? Antoine ve Mathilde sadece birbirlerine ait, birlikte zaman geçirmekten çok hoşlanan; öyle ki berber dükkanlarını hiç terketmeyen, arkadaşların kendilerine yararı olmayacağını düşündüklerinden arkadaş sahibi olmayan bir çift. Birbirlerini o kadar çok seviyorlar ki, bu sevgi onları kaçınılmaz sonlarına götürüyor.

Leconte'nin bir diğer mükemmel filmi Monsieur Hire gibi bu da uzun bir film değil, pek çok açıdan benziyorlar bile diyebiliriz. İki film de eşit derecede dokunaklı, eşit derecede saplantılı ve eşit derecede erotik. Ancak Monsieur Hire'nin sonunda ağır çekim bir sahneyle düğümlenen boğazlar,  Le mari de la coiffeuse'de ise bir kapanış cümlesiyle düğümleniyor.

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder