28 Nisan 2015

Sanatorium pod klepsydra - 1973 (The Hourglass Sanatorium - Kum Saati Sanatoryumu)


KÜNYE
Yönetmen: Wojciech Has
Senaryo: Wojciech Has, Bruno Schulz
Oyuncular: Jan Nowicki, Tadeusz Kondrat, Irena Orska
Ülke: Polonya
Yıl: 1973
Süre: 124 dakika

Puan:    @IMDb

Hastahaneye henüz varmıştı ki, dışarıdan bir ses duydu. Pencereden baktığında içeriye girmeye çalışan kendisini gördü. Kendisi de yeni geliyor olmalıydı.


Has'ın 1973 yapımı Sanatorium pod klepsydra'sı (Kum Saati Sanatoryumu) baştan sona rengarenk ve hareketli bir rüya-film. Öyle ki yatağınızın altından nereye çıkacağınızı bilemiyorsunuz; veya bodrumunuzdaki kasabanın ne zamandır orada olduğunu.

Józef (Nowicki), hasta babası Jakub'u (Kondrat) ziyarete gitmektedir. Trende herkes ölü gibidir, hareket halindeki tek kişi ise kör kondüktördür. Hastahaneye vardığında Józef, babasının az bir vakti kaldığını, hatta öldüğünü ama aynı zamanda yaşıyor olduğunu öğrenir. Burada doktorların hastaları iyileştirmek için farklı yöntemleri vardır, Józef'e beklemekten başka bir şans kalmaz.


Bu andan sonra her şey tepetaklak olur. Józef'le beraber biz de çocukluk anıları, fantazileri, dini öğretileri, hayal kırıklıkları ve aşkları arasında bir yolculuğa çıkarız. Yatağının altından bir Yahudi kasabasına, oradan üç bilge adamı bir ziyarete, sonra belki bir iç savaşa gideriz. Birden fazla kadınla aşk macerası yaşarız; ama sonu hep aynı yere çıkar. Hayal kırıklıklarının ve vicdani huzursuzlukların olduğu bugüne.

Hayal alemine beraber daldığımız Józef rolünde Nowicki, işini layıkıyla yerine getiriyor. Yeri geliyor bir yetişkin bedeninde bir çocuk, yeri geliyor bir aşık, bir deli oluyor. Bunların hepsini aşırıya kaçmadan, izleyiciye hissettirerek vermeyi gerçekten iyi başarıyor. Ancak bu filmi 4/4 Film yapan asıl unsur, yönetmen Has'ın mükemmel görüşünde gizli. Renkler, mizansen ve mizanşat; özellikle mizanşat, sahneler arası geçişler harika. Öyle anlar geliyor ki, kişiye izlediğinin rüya olup olmadığını sorgulatabilir. Ancak film 10 dakika kadar gereğinden uzun tutulmuş gibi gelebilir izleyiciye. Yönetmenin becerisinin bu küçücük kusuru fazlasıyla kapattığını söylememek olmaz.

Hafızaya, çocukluğa, erişkinliğe, özlemlere, hayal kırıklıklarına, yapılamayana, söylenemeyene dair sembolizmle yüklü bu film "Bugün değişik bir şeyler izlemek istiyorum." diye düşündüğünüz bir günün onur konuğu olabilir, olmalıdır.
 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder