26 Mayıs 2015

Pickpocket - 1959 (Yankesici)

KÜNYE
Yönetmen: Robert Bresson
Senaryo: Robert Bresson 
Oyuncular: Martin LaSalle, Marika Green, Jean Pélégri, Pierre Leymarie 
Ülke: Fransa
Yıl: 1959 
Süre: 75 dakika 

Puan:    @IMDb

Tanrı'ya inandım, Jeanne. Sadece 3 dakikalığına. 

Michel (LaSalle) insanlarda uzak yaşayan, hasta annesini dahi ziyaret etmeyen, narsist, zeki, entelektüel birikimi geniş fakat amaçsız bir insandır. Ne aradığını bilmeden, yaşayıp gitmektedir. Hayatını idame edebilmesi için arkadaşı Jacques (Leymarie) ona bazı fırsatlar sunsa da, Michel her defasında çalışmaya karar verip, ardından yankesiciliğe dönmektedir. Bir komiserin (Pélégri) ilgisini çekmesiyle, aralarında iki tarafın da rollerini bildiği bir kedi-fare oyunu başlar.

Bresson genelde amatör oyuncuları kullanmayı seçen bir yönetmen. Bu filmde de yöntemini değiştirmemiş. Her sahnede oyuncuların amatörlüğü, acele acele bir yere gelme isteği göze çarpıyor. Suratları mimiksiz, duygudan yoksun; ancak bu Bresson'un bilinçli tercihi. Kendisi olabildiğince az duyguya yer verip, izleyiciye durumu sunan bir yönetmen. Kamera işçiliği ve dekor ile oyuncuların yerleşimi üst düzey olsa da, oyunculuklardaki bu tutukluk; çoğu yerde repliklerini bir yerden okurmuşçasına her cümle öncesi gözlerini bir noktaya dikip hemen ardından konuşmaya başlamaları izleyiciyi filmden uzaklaştırabilir. Bütün bunlara rağmen filmin iyi yaşlandığını, yankesicilik sahnelerini iyi kotardığını söylemek şart.

Filmin her yerinde Suç ve Ceza izlerini görmek mümkün. Ancak duygu ve mimikten yoksun Michel, Raskolnikov kadar derin bir karakter değil. Zaten Raskolnikov bir vicdan muhasebesi verirken, Michel içten içe yakalanmak istiyor; kendine hırsızlığı hak görmesine rağmen. Aralarındaki en belirgin fark bu.

Jacques ve Michel yakın arkadaşlar, fakat aralarında bir samimiyet görmek mümkün değil. Anlaşılan en büyük keyifleri günlük tartışmaları. Zaten bu tartışmalar getiriyor Michel'in sonunu. Yine Jacques ile beraberken rastladığı komisere kendini tanıtıp soruyor "Üstün insanların suç işlemesine göz yummamız iyi olmaz mı?" diye. Üstün kişilerin kendilerini bileceğini, o yüzden karışılmaması gerektiğini savunuyor. İlk olarak bu noktada dikkatini çekiyor komiserin. 

Filmin en iyi iki sahnesinden biri, komiser ve Michel arasında geçen, artık herkesin karşısındakini tanıdığı, sadece doğrudan söylemediği sahne. Komiser, Michel'e yankesicilerin kullandığı özel üretim bir bıçak gösteriyor. Michel ister istemez nasıl çalıştığını deniyor. İki taraf için de yeterli.

Diğer sahne ise hiç kuşku yok, üç yankesicinin bir bedenmişçesine çalıştığı o pek meşhur yankesicilik sekansı. Biri dikkat dağıtıyor, biri çalıyor ve diğeri ganimetle uzaklaşıyor. Kurban farkında  değil, şahit yok, kanıt yok. Üçlü arasındaki uyum, kusursuz.

Film süresince değişim gösteren tek karakter Michel. Önceleri büyük korkuyla başardıkları, sonrasında yetersiz oluyor. Her defasında daha büyük, daha çok istiyor. Risk almaya başladıkça kendinden tüketiyor. Devamlı bir arayış içinde ama ne yaparsa yapsın içindeki boşluk o heyecanla dolmuyor.

Jeanne (Green) var bir de. Michel'in hasta annesine yardım eden. Michel önceleri onunla pek ilgilenmiyor, daha sonra ise kendini ona yardım etmek zorunda hissediyor. En sonunda ise bir şeyler hissettiğini düşünüyor. Bunları bir yana, bir de Michel'in kendine sıklıkla erkek kurban -ve ortak- seçmesini, yankesicilik öncesi kurbanına iyice sokulmasını, kendini farkettirmesini, yaşadığı büyük heyecanı ve ardından aldığı büyük -rahatlamayla karışık- zevki bir yana koyarsak, Michel'in cinsel kimliğiyle alakalı bir takım problemler yaşadığını da söylememiz mümkün. Bu konuda büyük bir ipucu olmasa da, son öpüşme sahnesi de buna kanıt olarak öne sürülebilir.

Minimalist sinemanın en büyük temsilcilerinden Bresson'un bu yapımı, hem Bresson sinemasına hem de minimalist sinemaya başlamak için gayet iyi bir örnek.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder