8 Mayıs 2015

The Quiet Earth - 1985 (Sessiz Dünya)

KÜNYE
Yönetmen: Geoff Murphy 
Senaryo: Geoff Murphy, Craig Harrison, Bill Baer, Bruno Lawrence, Sam Pillsbury 
Oyuncular: Bruno Lawrence, Alison Routledge, Pete Smith 
Ülke: Yeni Zelanda 
Yıl: 1985 
Süre: 91 dakika 

Puan:    @IMDb

Merhaba... Merhaba... Merhaba?

"Yaşamakla lanetlendim" diyor, Zac (Lawrence) geriye kalan tek insan olduğunu farkettiğinde. Önce bir umutsuzluk kaplıyor içini, sonraları deliliğin sınırında bir coşku.

Zac, Project Flashlight adında bir projede çalışmaktadır. Amaçları dünyanın etrafını saran bir enerji dalgası yaratmaktır. Bir sabah uyandığından şehirde kimseyi göremez. Her zamanki gibi işe gider; orada da kimse yoktur. O zaman projenin hayata geçirildiğini ve sonucunda da yaşayan tek insan olarak kendisinin kaldığını anlar.
 
Zac'in ilk başta korkak ve meraklı, sonrasında da durumunu kabullenmiş coşkusuyla geçen 1/3'lük kısmı, Lawrence'nin başarılı oyunculuğuyla izlemesi gayet keyifli. Özellikle kendini tüm düynanın impartoru ilan ettikten sonra, balkondan yaptığı konuşma ve sözlerine paralel olarak gelen figürler şahane. Elbette şiddetten bahsederken Hitler maketinin ekranda olması şans eseri değil.

Zac adım adım deliliğe ilerlerken, hatta intiharın eşiğindeyken Joanne (Routletge) ile karşılaşır. Bu kısımla ilgili başka şeyler de söylenebilir, onları alt kısımda ekleyeceğim. Joanne'de korkmuş bir halde ne olduğunu anlamaya çalışıyordur. En mantıklı şeyin birbirlerine güvenmek olduğuna karar verip, ilerlemeye başlarlar. Gittikçe, belki de başka şansları olmadığından, yakınlaşırlar; özellikle Zac aşık olur. Bir süre sonra Api (Smith) adında biriyle daha karşılaşırlar. Böylece "dünyadaki tek adam" olarak başlayan yolculuk, "dünyadaki son 2 adam ve 1 kadın" halini alır. Zac, Joanne'nin gözündeki pozisyonunu kaybetme korkusuyla garipleşir, Api ise daha güçlü görünümü ve karakteriyle Joanne'yi etkilemeyi başarır. Karakterlerimizin birlikte anlamaya çalıştığı "dünyaya ne oldu?" sorusu, üçü arasında bir "bize ne olacak?" sorusuna dönüşür.

Konuşmaları sırasında hayatta kalmalarının sebebinin, tam da deney anında bir ölüm tecrübesi geçirmeleri olduğunu anlarlar. Yani proje canlıları yok ederken, ölmek üzere olanları -ölenleri- hayata bağlamıştır. Proje hakkında geniş bilgisi olan Zac, son bilgilerle beraber durumu tersine çevirebileceğini düşünür. Biz de çarpıcı finale bir adım daha yaklaşmış oluruz.

Zac'in "Yaşamakla lanetlendim." demesi iki anlama gelebilir. Birincisi, açık olarak, herkesin öldüğü bir dünyada yaşamak zorunda kalmasını işaret ediyor. İkincisi ise; ölüm tecrübesi geçirenlerin hayatta kaldığını biliyoruz. Filmi sonuna kadar izlediğimizde ölüm anında neler olduğunu biliyoruz, Zac -en azından sadece Zac- başka bir boyutta yaşamına devam ediyor. Yukarıda bahsetmiştik, intiharın eşiğindeyken Joanne ile karşılaşıyordu Zac. Ama o ana kadar kimse yoktu ortalıkta, belki de gerçekten yalnızdı. Sonuçlanmamış intihar, belki de sahne dışında gerçekleşmiş ve bunun sonucunda Zac'i, Joanne ve Api'nin olduğu bir gerçekliğe atmış olabilir. O durumda "Yaşamakla lanetlendim." sözü, bunu işaret ediyordur. Bu durumda Zac kaç kere ölmüş ve kaç kere boyut değiştirmiş, bilemeyiz. Ama bu söz, böylesi bu durumda gerçek anlamını kazanmış olur.

Bilimkurgu ile süslenmiş bir durum hikayesi The Quiet Earth. Karakterlerimizin durumu, asıl olaydan daha ön planda, ki bu durum filmi daha güzel yapmış. Efektlerin günümüze göre eski kaldığı bu güzel film sadece sonu için bile olsa görülmeyi hakediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder